Onlarca yıllık istikrarlı büyüme, devasa ticaret hacimleri ve üretken bir nüfus… Çin, bu üç özelliği sayesinde dünyanın en büyük ikinci ekonomisi oldu. Hatta, geçen aralık ayında ülkenin sert “sıfır COVID” politikalarından vazgeçmesi üzerine tüm ekonomistler “Çin, yeniden dünyaya açıldı ve bu hızla 2030’da dünya lideri olabilir” diye yorum yapmaya başlamıştı. Ancak beklenen olmadı…
Çin Merkez Bankası sürpriz faiz indirimine gitti, endüstriyel üretim, perakende satışlar ve ihracat beklenenden daha zayıf bir performans gösterdi, genç işsizlik oranı yüzde 21.3’le rekor kırdı, Evergrande’den sonra Çin emlak piyasasının ikinci devi Country Garden da iflas duyurusu yaptı…Tüm bu gelişmeler üzerine ABD Başkanı Joe Biden, Çin ekonomisini her an patlayacak bir “saatli bomba”ya benzetirken, ABD Hazine Bakanı Janet Yellen de Çin’in ABD’ye yönelik riskleri konusunda bir uyarıda bulundu.
İhracat-ithalat düşüşte
Çin ekonomisindeki bu gelişmeleri Insider dergisine değerlendiren uzmanlar da “Çin’deki bir sarsıntı, tüm dünyaya yayılabilir” diye uyarı yaptı. China Center’ın başındaki Alfredo Montufar-Helu da bu isimlerden biri: “Çin, küresel büyümenin yüzde 30’unu oluşturuyor.
Herhangi bir yerel sapma, dünya çapındaki pazarlar etkisinde geniş kapsamlı etkisi olur. Ancak mevcut durum gösteriyor ki Çin, COVID-19 salgını sonrasında küresel ekonomik toparlanmayı yönlendirmeyecek.
Ekonomisi aşağı yönlü baskılarla karşı karşıya kalmaya devam ederken, büyüme ivmesi daha da yavaşlayabilir ve bu da küresel ekonominin karşı karşıya olduğu zaten önemli olan baskıları şiddetlendirebilir.” Çin’in ihracatının art arda üç ay boyunca düştüğüne dikkat çeken Montufar-Helu, ülke ithalatının da 5 aydır düşüşte olduğunun altını çizdi.
Tedarik zinciri analiz şirketi LevaData’nın CEO’su Keith Hartley de Çin’in dünyadaki emtiaların önemli bir bölümünü tükettiğini söyledi ve ekledi: “Çin’deki talebin azalması demek, ABD şirketleri için stok bolluğu, daha az iş ve daha az kâr demek. ABD için, Çin’e ihracata dayalı tarım ve imalat gibi sektörler satışlarda düşüş görebilir.
Bu da potansiyel olarak ekonomik yavaşlamaya ve iş kayıplarına neden olabilir.” Insider’a göre, Çin’le iş yapan ABD şirketleri, “yavaşlamayı” hissetmeye başladı bile. Düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nden Deter Roberts durumu şöyle özetledi: “En büyük risklerden biri, Çin’in dünyaya deflasyon ihraç etmeye başlaması ve ABD’deki ve dünyadaki şirket kârlarına zarar vermesidir.
Çin’deki bir düşüş, hem gelirlerinin önemli bir bölümünü Çin’den elde eden birçok Amerikan şirketine hem de doğrudan Çin’e yatırım yapmayan veya Çin’e satış yapmayan ancak küresel deflasyondan zarar görecek olanlara zarar verir.” Independent Strategy kuruluşundan David Roche de Çin emlak piyasasındaki dalgalanmaya özellikle işaret etti: “Küresel piyasalar, Çin’deki sorunu tam anlamıyla fiyatlandırmadı.”