Bel ağrısı çekenlere ’40 dakika’ uyarısı

Bel Sağlığını Korumak İçin Günlük Yaşamda Yapılması Gerekenler

Omurga Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Aydoğan, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ümit Dinçer ile Uzm. Dr. Özge Yıldırım, bel sağlığını korumak için önemli ipuçlarını paylaştı.

‘BEL AĞRISI TOPLUMDA ÇOK YÜKSEK OLAN HASTALIK’

Dr. Aydoğan, bel ağrısının toplumda sık görülen bir hastalık olduğunu belirterek özellikle pandemi sürecinde artan bel ağrısı vakalarına dikkat çekti. Bel ağrısının vücutta bir uyarı işareti olduğunu vurgulayan Dr. Aydoğan, belirtiler görüldüğünde mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini söyledi.

Eğer bel ağrısı bacağa yayılıyorsa, gece ağrısı yaşıyorsanız veya kilo kaybı varsa ciddiye alınması gerektiğini ifade eden Dr. Aydoğan, ofis çalışanlarının ergonomik koltuklarda oturması ve düzenli egzersiz yapması gerektiğini önerdi.

‘YILDA 2-3 BEL AĞRISI ATAĞI VÜCUDUN ALARMIDIR’

Dr. Aydoğan, bel ağrısının iş gücü kaybına ve sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirterek, bu konuda farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Eğer yılda 2-3 kez bel ağrısı atağı geçiriyorsanız vücudunuzun alarm verdiğini belirten Dr. Aydoğan, yaşam tarzınızda değişiklikler yapmanız gerektiğini dile getirdi.

‘AYNI POZİSYONDA OTURMAK BEL SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLİYOR’

Uzm. Dr. Yıldırım, oturuş pozisyonunun bel sağlığı için önemli olduğunu vurgulayarak, omuzların dik olması ve karın kaslarının kasılı olmasının gerektiğini söyledi. Özellikle pandemi sonrası online çalışmanın yaygınlaşmasıyla aynı pozisyonda uzun süre oturmanın bel sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu belirtti.

‘NASIL YÖNETEBİLECEĞİMİZİ İYİ BİLMEMİZ GEREKİYOR’

Dr. Dinçer, bel ağrısının bireyler için önemli olduğunu vurgulayarak, ağrıları nasıl yönetebileceğimizi bilmemiz gerektiğini söyledi. Uygun egzersizler yapmanın ve doğru adımlar atmanın önemli olduğunu belirten Dr. Dinçer, ağrıların geçmemesi durumunda fizik tedavi uzmanına başvurulması gerektiğini ifade etti.

Related Posts

Domatesteki bu çizgiler içinin pestisitlerle dolu olduğunu gösteriyor!

Son yıllarda, gıda güvenliği konusunda artan endişeler, özellikle meyve ve sebzelerdeki kimyasal kalıntıların izlenmesiyle ilgili daha fazla dikkat çekmeye başladı. Domatesler de bu konuda önemli bir yer tutuyor. Yapılan araştırmalar, domatesin iç kısmında görülen belirli çizgilerin, pestisit kalıntılarının varlığını işaret ettiğini ortaya koyuyor.

Bağırsaklarınız sinyal veriyor olabilir: Bu belirtileri göz ardı etmeyin

Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Sarıkaya, karın ağrısı, ishal ve kanlı dışkılama gibi belirtilerle seyreden inflamatuar bağırsak hastalıklarının doğru tedavi ve beslenme planıyla kontrol altına alınabileceğini belirtti.

Covid aşısızlarda pıhtı riski, 3 kat daha fazla

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ani kalp krizi vakalarının, Covid-19 aşıları ve kalp-damar sağlığı üzerindeki etkisini değerlendirdi. Aşılara yönelik spekülasyonların bilimsel verilere dayanmadığını belirten Özlü, “Aşı olanların pıhtı ile ilgili hastalıklarının oranı, aşı olmayanlara kıyasla belirgin şekilde az olduğu ve aşı olmayanlarda ise 3 kat fazla pıhtılı hastalık ortaya çıkmış. Aşıların, pıhtı ile ilişkili kalp-damar, beyin-damar ve toplardamar sistem hastalıklarından koruduğu belirlenmiş” dedi.

Evdeki en sinsi mikrop yuvası! Klozetten 75 kat daha kirli, salonda baş köşede duruyor

Evde en kirli yerin tuvalet olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. İngiltere’de yapılan bir araştırma, evdeki bu eşyanın klozet kapağından 75 kat daha fazla bakteri barındırdığını ortaya koydu. Özellikle evcil hayvan sahipleri için bu durum daha da endişe verici boyutlara ulaşıyor.

“Ayağımı artık kesin” diyen hasta larva tedavisi ile yürüyerek taburcu oldu

Yıllardır şeker hastalığı nedeniyle ayağındaki kronik yara kapanmayan 59 yaşındaki Aydın Akat, uygulanan larva tedavisiyle yeniden yürüdü.

Uzman: ‘Astım kadınları daha çok etkiliyor’

stımın herkeste ve her yaşta görülebileceğine dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Didem Özkan, ”Erişkinlerde astım görülme sıklığı yüzde 6-12, çocuklarda yüzde 6-15 oranında değişir. Kız çocuklarında ve kadınlarda daha fazla görülmektedir” dedi.