Düşüncenin, akletmenin sonu: “Yatay Zekâ”

“`html

Son zamanlarda hangi teknolojik yenilikler sizde heyecan uyandırdı?

Ya da heyecan hissimiz kayboldu mu?

Yirmi yıl önce, bu sorunun cevabı kesinlikle “evet” olurdu ve cep telefonu ile internetin devrim yaratıcı gelişmelerine atıfta bulunulurdu.

Peki ya günümüz için? Cevap yok, çünkü bu soru kendini geçersiz kılmaya çoktan başladı.

Hadi, bu yazıyla birlikte bir yanıt bulalım.

“Bazen devrim yaratan bir cihaz çıkar ve her şeyi değiştirir,”

demişti Steve Jobs, ilk iPhone’un tanıtıldığı gün, 9 Ocak 2007’de. Apple, birkaç yıl içinde tüm bilgisayar dünyasını dönüştüren bir mobil devrimin fitilini ateşlemişti. O yıllarda Apple, iPod ile müzik endüstrisini kökünden sarsıyordu.

O günden bu yana Apple, cep telefonları, internet ve dijital müzik dinleme cihazları arasında devrim yaratarak yenilikleri bizlere sundu.

Steve Jobs’a bir kez daha kulak verelim, şöyle demişti:

“Bugün telefon bir yeniden icat süreci geçirecek.”

“Akıllı telefonlar” döneminin başlangıcıydı bu. İnsanların teknolojik aletlere olan bağımlılıklarını pekiştiren bu kavram, aslında “akıllı telefon” anlayışını simgeliyordu.

Fakat bu durum, düşünceyi ve fikir yürütmeyi tam anlamıyla ortadan kaldırabilir mi? O dönemde hiç de mümkün görünmüyordu!

Çünkü akıllı telefonlar, “akıl” seviyesine kullanım kolaylığına göre sınıflandırılıyordu. Tuşsuz bir tasarım, aslında büyük bir yenilikti. Apple, bu adımı atarak önemli bir dönüm noktasına imza attı.

Peki devrim neydi?

O dönem rakiplerini geride bırakarak satış rekorları kırmak amacıyla atılan adımlar, bugün daha korkutucu bir gerçekleşimle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Evet, ilk iPhone bir mobil devrimdi. İnsanlık hızla dijital çağın içine girdi. Sürekli çevrimiçi olmanın gerekliliğini hissettik. Fakat, son 18 yılda bu durum daha da farklı bir boyut kazandı.

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş, sosyal medyada şu ifadeleri paylaştı:

“Bir süredir yeni bir durumla karşı karşıyayız; aslında tehdit.”

Bu yeni durum savaş ya da devletlerin işgal girişimleriyle alakalı değil.

Aslında bu durumu bizler yarattık ve tehdidi de bizler oluşturduk.

Çünkü yapay zeka ile, gerçeklikten ayırt edilemeyecek kalitede videolar oluşturulmaya başlandı. Google’ın geliştirdiği ve Türkiye’de kullanılan yapay zeka aracı

“Veo3,” özellikle Instagram ve TikTok’ta sokak röportajı formatında üretimler yaparak tüm akışları doldurdu.

2025 yılının Haziran ayını, insanlığın geri dönüşsüz bir yola girdiği tarih olarak hatırlayacağız eğer geçmişimizi ve anılarımızı unutmuyorsak.

Peki bu videolar ne içeriyor? Muhtemelen siz de karşılaşmışsınızdır. İdris Kardaş şöyle ifade ediyor:

“Sokak röportajı parçaları, sevimli hayvanlar, etkileyici doğa görüntüleri, farklı aksanlarda konuşan yaşlı insanların videoları… hepsi var olmayan bir evrenin görüntüleri olarak karşımıza çıkmakta.”

Bazı videolar haber kaynaklarında bile yer buldu. İlginçtir, yapay zeka ürünleri olduğu uyarılarına rağmen, insanlar “Ben de öyle düşünüyorum,” gibi geribildirimlerde bulunarak, bu yapay zeka içeriklerine destek verdiler.

Son haftalardaki deneysel videolar ve bu içeriklerin gösterdiği etkileşim, insanoğlu için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Teknolojik devrim, ilk kez bu denli kitlesel bir işgale dönüşmekte.

Görünüşe göre, tüketim toplumu olmanın zorlu bedellerini ödüyoruz. Tüketim son bulacak gibi görünmüyor; bu, sadece maddesel bir durum değil; aynı zamanda bu virüs düşüncelerimizi, sosyal yaşamlarımızı ve gerçeklik algımızı da tehdit ediyor. Kayıp bununla da kalmıyor, dostluk ve akrabalık bağları da zayıflıyor.

Öncelikle Anadolu Ajansı, belki de şu haberi vermiştir:

“Yapay zeka, öğrenme ve sorun çözme gibi insana özgü bazı yetenekleri yerine getirebiliyor, ancak bilinç sahibi değilken bile insan gibi halüsinasyon görebilmekte.”

Özellikle gençlerin “tarafsız ve doğru” bilgi aktarımını sağladığını düşündükleri yapay zeka, gerçek dışı veriler sunarak “gerçekte varmış gibi” bilgileri üretmeyi başarıyor. Bu, sadece bir teknik hata değil, çok daha derin bir sorun haline geldi.

İnsanlık, algoritmalara teslim olarak yapay zekanın konforunu yaşarken, bu durum geri dönüşü olmayan bir yola saplanıyor.

Yapay zeka geliştikçe, insanlığın aklı da zayıflamakta.

Psikologlar, sosyologlar, iletişim uzmanları, siyasetçiler ve toplumun tüm kesimlerinin; dünyanın geleceği adına “etik” ve “insani” kararlar vermesi önem arz ediyor.

Çünkü dünya üzerindeki tüm gerçeklikler tehdit altında. “Hakikat” can çekişiyor! Belki de son demlerini yaşıyoruz.

“`

Related Posts

10 lira oldu ama… “Hiç değilse 15 lira olsun” diyerek isyan etti

Osmaniye’nin Sumbas ilçesine bağlı Alibeyli Köyü’nün Kalfa Mahallesi’nde süt üreticileri, sütün litresini 10 liradan süt toplayıcılarına veriyor. Süt üreticileri, sütün fiyatının az olduğunu ve yemi bile karşılamadığını Türkiye Süt Konseyi’nin …

Aldatıcı reklamlara ceza yağdı

Ticaret Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Reklam Kurulunun, tüketicileri aldatıcı ve yanıltıcı reklamlara karşı korumak amacıyla yürüttüğü denetim ve incelemeleri aralıksız sürdürdüğü belirtildi. Kurulun, temmuz ayı toplantısında, sağlık …

Ethereum 2021 zirvesine yaklaştı, bitcoin rekor seviyeye dayandı

Ethereum 2021 zirvesine yaklaştı, bitcoin rekor seviyeye dayandı

Memur-Sen en düşük memur maaşı için istedikleri rakamı açıkladı

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Basın Federasyonu’nun ‘Anadolu Sohbetleri’ programında basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Yalçın, 8’inci dönem toplu sözleşme süreci ile ilgili, “Bizim toplu sözleşmelerimiz Ağustos’un 1 …

Türk fındığı Almanya’yı vurdu

Türkiye’de bu sene fındık üretiminin düşmesi ve fiyatların yükselmesi, Almanya’daki çikolata üreticilerini zor durumda bıraktı.

Ucuza satıp pahalıya alıyoruz: Türkiye’nin çelik çıkmazı

TUSİD Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Topuz, Türkiye’nin 115 milyon dolarlık paslanmaz çelik hurdasını yurt dışına gönderirken, bu hurdaları işlendikten sonra 285 milyon dolara geri aldığını belirterek, bu sorunun çözümünün Türkiye’de geri dönüşüm mekanizması kurulmasından geçtiğini söyledi.